6 Şubat 2015 Cuma

Kubbenin Altında-Stephen King




Herkese merhaba. :) Uzun zamandır merak ettiğim kitabı sonunda okuma fırsatı buldum. Kitabın 1024 sayfa oluşu başlamadan önce beni korkutsa da akıcılığı sayesinde zorlanmadan okudum. Çoğunuz biliyorsunuzdur ki Kubbenin Altında'nın birde dizisi  var. Ben daha önceden 1. sezonunun sezon finaline kadar izlemiştim. Belkide hayatımda izlediğim en kötü dizi olabilir. İnanılmaz sıkılmış ve bırakmıştım. Konu olarak ilgi çekici olabilir ama iyi işleyebildiklerini düşünmüyorum. İşte konunun o ilgi çekiciliği beni kitabı okumaya zorladı. Şunu da belirtmek gerekir ki ben hiçbir zaman kitabı olan dizi yada filmi izlemem. Ancak bunda kitabın varlığından haberim olmadığından 1 sezoncuk spoiler yemiş olabilirim. Neyse ki kitapla dizi bana çok farklı geldi. Belkide diziyi tam hatırlayamadığım için spoiler olan yerleri anımsayamamış olabilirim. 

Kitapta 50 civarı insan 3 tanede köpek var. O 50 civarında ki insanların adlarını bir kere bile  karıştırmadım ama o 3 köpeğin adlarını durmadan karıştırdım. Kitabın ilk sayfalarında karakter listesi var. İlk gördüğümde kafamda tutamayacağımı düşünmüştüm. Neyse ki sorun olmadı.


Önce diziyi izleyip sonra kitabı okuyanların belkide en zorlanacağı şey karakterlerin rolleri. Dizide önemli bir karakter kitapta gereksiz gösteriliyor. Ya da kitapta olan biri dizide olmayabiliyor. Bunları kafamda oturtmam uzun sürmedi neyse ki. Diğer bir husus ise dizinin karakterleri tam yansıtamaması. Örneğin Dale Barbara dizide çok samimiyetsiz gözüküyordu. Kitapta ise adam tam sevilecek karakter. Tabi yansıtamadıkları kadar çok güzel yansıttıkları da var. Dean Norris belkide Koca Jim'i oynayabilecek tek kişi. Dizide Dean Norris'in de olmasının nedeniyle ben Koca Jim'i çok seviyordum. O gözümde bir süper baba,  kasabası için her şeyi yapabilecek bir kahramandı. Kitapta ise pislikti. 

Konu olarak inanılmaz ilgi çekici. Bilinmeyen bir neden dolayısıyla kasabanın etrafında bir kubbe oluşuyor. İnanılmaz güçlü bir kubbe ama bu. Öyle gideyim bir yumruk atayım ya da arabamla çarpayım da kubbeyi yıkayım gibi düşüncelerle yıkılmayacak bir kubbe. Bu nedenle daha kubbenin indiğini bilmeyen kişiler bayağı kaza yapıyor. Bu kazalar ve kubbeyi anlama çabası ilk sayfaları inanılmaz akıcı kılmış. Kimse ne yapacağını bilmiyor, tam bir karmaşa ortamı. İlk 200 sayfayı inanılmaz bir heyecanla okuyorsunuz. Kalan sayfalarda olaylar biraz yavaşlıyor. Çünkü onlarca karakter var ve her karakteri King tek tek  inceliyor. Herkes bir entrika peşinde. Bende entrika sever biri olduğum için bu kısımlar benim daha bir hoşuma gitti. Belki  bazılarına 700'e kadar olan olaysız bölümler gereksiz gelebilir ancak o kısımların sağlam bir temel oluşturmak için yazıldığını da unutmamak gerek.

10 kişiyle bir odaya hapsedildiğinizi düşünün. Sınırlı sayıda yiyeceğiniz var ve güç delisisiniz. Yapacağınız şey o odadaki 9 kişiyi yönetmek olur, kendi istekleriniz doğrultusunda.  İşte bu kişi Koca Jim. Bir yere kadar haklı görebilirsiniz Koca Jim'i. Kimin içinde biraz yönetme isteği yoktur ki? Kendine ait bir ordu, sana tapan bir halk ve uğruna her şeyi yapacağınız bir kasaba. Bunları istediği için Koca Jim'e kızamam ama bunları gerçekleştirmek için yaptığı şeylere kızarım. Adam çıkarları uğruna en yakınını bile satar. Bunu birde oğlu var. Junior koymuş birde adını. Kendisi gibi pislik ve sadist biri. Junior dizide bana çok saf biri gibi gelmişti ama kitapta daha güçlü ve kararlı biri. 

Kitabın gizem unsuru bildiğiniz gibi kubbe. Ancak kasabada neredeyse kimse kubbenin varlığıyla uğraşmıyor. Daha çok güç uğruna savaşlar gerçekleştiriyorlar. Başlangıçtan sona kadar kubbenin ne için orada olduğunu sorguladım. Abd'nin yaptığı bir deneyden tut terörist saldırısına kadar bir çok teori oluşturdum. King kendine yakışır bir şekilde kubbeyi açıklamış ama. 

Jim'in yönetme isteğine yukarıda değinmiştim. Jim için söyleyebileceğim son şey ise çok şanslı. Bu kadar zeki(!) insanları arasa bulamazdı. Yahu biraz parçaları birleştirseniz her şeyi anlayacaksınız. Ama o kadar körü körüne bağlılar ki Jim'e delirttiler beni.

Kitap sayfa sayısı olarak biraz fazla ama 100 sayfa daha olmasını isterdim. Bundan önceki herhangi bir yazımda daha King kitaplarında geleceği merak ettiğimi söylemiştim. İşte bu kitapta da kitabın geleceğini inanılmaz merak ediyorum. 

Kitapta hoşuma giden bir çok söz vardı. Arasından bazılarını seçtim.

''En iyisini umut et, en kötüsüne hazır ol''

''Nora Roberts? Sandra Brown? Stephenie Meyer? Bu süprüntüleri mi okuyorsun? Harry Potter'dan haberin yok mu senin?''

''Sopalarla taşlar kemiklerimi kırabilir ama kelimeler bana zarar vermez'' 

Aslında yazacağım o kadar çok şey vardı ki şuan çok azını yazdım. Ancak gelip buraya yazdığım zaman hepsi aklımdan çıkıyor. Size King'in sonda yazdığı bir söz ile veda etmek istiyorum . 

Ve sen  Daimi Okur. Bu romanı da okuduğun için teşekkürler. Eğer benim kadar keyif aldıysan ikimiz de mutluyuz demektir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder